Bozcaada'ya tarihin ilk dönemlerinde Lefkofris denilirmiş. Bu adın nereden geldiği hakkında çok fazla bilgimiz yoktur. Daha sonra adaya Tenedos denilmiştir. Bu ad mitolojiden gelmektedir. Ada Lozan' la Türkiye' ye bağlandıktan sonra Bozcaada adını almıştır. Bilinmeyen çağlarda adanın adı Lefkofris idi. Lefkofris adı Latince' den gelmektedir. Beyaz-yılan, beyaz-kaş anlamına gelmektedir. Bunun sebebi adanın karşıdan bakıldığında kıyılarında bulunan beyaz taşların etkisiyle beyaz bir yılana benzetilmesinden kaynaklanmaktadır.
Roma döneminden sonra ise adaya Tenedos denilmiştir. Bu adın kökeni yunan mitolojisinden gelmektedir. Adanın bu adı almasıyla ilgili bir hikaye söylenmektedir.
Adaya ne zamandan itibaren Bozcaada denilmeye başlandığı bilinmemektedir. Ama adaya ilk defa bu adın Türk denizciler tarafından söylendiği sanılmaktadır.Türkçe ismin ne zaman ve ne sebeple verildiği şimdiye kadar açıklanmamıştır. Yalnız, Pirî Reis eserinde, adanın en yüksek sivri bir boz tepesi - bu gün Göztepe denmektedir- olduğunu, onun üzerinden denizin 40 mil mesafesinin kontrol edilebildiğini, aynı şekilde denizden de o mesafe içinde gemilerin, adanın alâmeti olan boz tepeyi fark edebildiklerini ifade etmektedir ki ilk defa Türk denizcileri tarafından bu sebeple Boz Ada veya Bozcaada dendiğinin bir ifadesidir. Adaya karşıdan bakıldığında boz bir şekildedir. Bu sebepten Türkler tarafından adaya Boz-ada denilmiştir. Ada karşıdan bir bohçayı andırdığı için Bohçaada denildiği de olmuştur.
Ege adaları hakkında küçük bir eser yazmış olan Ber. Randolph buraya Türklerin Boş adası dediklerini beyan etmektedir ki kanaatimizce Bozcaada veya Bozada isminin yanlış anlaşılmasından ileri gelebilir. Bozcaada ismi ile ilgili bir diğer noktada ismin Bohçaada şeklinde de kullanılmış olduğunun tespitine dairdir. Adadaki Alaybey Câmii haziresinde bulunan Hicrî 1250 ve 1272 tarihli iki mezar kitâbesi ile Aburga Ahmed Dede mezarlığında bulunan diğer bir mezar kitâbesi üzerinde ada ismi Bohçaada şeklinde geçmektedir.
Bozcaada Çanakkale Boğazı’nda Ege girişinin 18 deniz mili güneyinde, doğudaki anakara kütlesinin Kumburnu mevkiinde 3, Geyikli’nin Odunluk iskelesine 5 deniz mili uzaklıktadır. 30 derece 48’ kuzey paraleli, 26 derece 02’ doğu meridyeni arasında yer alan Bozcaada , Ege Denizinde ülkemize ait 2 adadan diğeri olan Gökçeada’ya 29 deniz mili uzaklıktadır. Çevresi 14 mil tutan Bozcaada, etrafındaki irili ufaklı adacıklara sahiptir. En yüksek noktası 192 metrelik Göztepe’dir. Bozcaada’da bağcılık gelişmiştir. Adanın girişindeki tarihi kale dikkat çekmektedir.
Ege Denizi'nin kuzeydoğusunda Çanakkale Boğazı'nın güneybatısında bulunan Bozcaada, Çanakkale İli'nin bir ilçesidir. Türkiye'nin Gökçeada ve Marmara Adası'ndan sonra 3. büyük adasıdır. Çanakkale Boğazı'na 19 km., Feribot bağlantısının sağlandığı Odun İskelesine 6 km. uzaklıktadır. Ada, çok yüksek olmayan düzlük halinde olup, engebeli kısımları doğudadır. Buradaki Göztepe adanın en yüksek noktasıdır (191 m.). Jeolojik yönden Biga Yarıamadası'nın uzantısını oluşturur. Buradaki katmanlaşma çeşitlilik gösterir. Güneydoğu kesimi kristalin şişt ve mermerlerden oluşmuştur. Kuzeydoğudaki kesim de ise bir lav kütlesi olan Göztepe bulunmaktadır. Adanın kıyıları falezler nedeniyle dik ve kayalıktır. Bunların aralarında kumsallarla kaplı küçük koyları bulunmaktadır. Bozcaada'nın, kuzeydoğusunda Eskikale Burnu, Erenler Burnu; doğusunda Tabya Burnu, Nar Burnu, Sarıtaş Burnu; güneyinde Tuzburnu, Kocatarla, Mermer Burnu, Sulubahçe Burnu, Habbeli Burnu; Batısında Batı Burnu; kuzeyınde Kıllık Burnu olmak üzere oniki burunu vardır. Bu burunlar arasında da Liman Koyu, Değirmenler Koyu, Poyraz Limanı, Çanak Limanı, Çapraz Limanı, Çanak Limanı, Kocatarla Limanı, Lagor Limanı, Ayana Limanı, Ayazma Koyu, Sulubahçe Koyu, Habbeli Koyu isimlerinde oniki adet koyu vardır. Ayrıca Bozcaada çevresinde irili ufaklı 10 ada bulunur. Bunlar Tavşan, Piresa, Orak, Yılan, Fener, Taş, Kasık, Gökçe ve Sıçancık adalarıdır. Yüzölçümü 43 km2 olup, toplam nüfusu 2.543'tür.
Bozcaada'nın ekonomisi, iklimin özelligi nedeniyle bağcılık, sarapçılık , balıkçılık ve turizme dayalıdır. Ayrıca, sebzecilik, küçükbaş hayvancilik gibi daha çok aile ekonomisine yöneliktir.
Antik çağda ismini Klonai kralı Kyknos’un oğlu Tenes’den alarak Tenedos olan Adadaki yerleşimin son yıllarda yapılan kazılarda ortaya çıkan buluntulara dayanılarak M. Ö.3000’de , Erken Bronz çağında başladığı anlaşılmıştır. Ancak burada yaşayan ilk toplulukların kim oldukları ise çelişkilidir, Lesbos (Midilli) adasından buraya gelenlerin olduğu söylenmişse de Anadolu’nun yerli halkı Pelasgların da burada yaşadıkları ileri sürülmüştür. Troia Savaşı sırasında Akhalar gemilerini burada gizlemiş, Adayı zaman zaman yağmalamışlar,kadınlarını kaçırmışlardır. İonya ayaklanmasından sonra Tenedos da Pers egemenliğini kabul etmek zorunda kalmıştır. Attika –Delos Deniz Birliğine katılmış , M. Ö. 500‘de Atinalıların kolonisi olmuş, ardından Bergama, sonra da Roma’ya bağımlı olmuştur. M. Ö. 63’de adanın önünde Romalı komutan Lukullus Mitridates’in donanmasını batırmıştır. Deniz ticareti yönünden önemli konumu , diğer devletlerin dikkatini üzerinde toplamasına neden olmuştur. Bizans egemenliğini sırasında Haçlı Seferlerinden zarar görmüş, Cenevizlilerle Katalonyalıların ilgisini çekmiştir. Aydınoğlu Umur Bey İzmir’i ele geçirdikten sonra 1328 veya 1329’da Bizansın elinde olan Bozcaada’yı yağmalamıştır. Aynı yıllarda Venedik ve Cenevizliler adayı ele geçirmeyi planlamışlar, sonunda Venedikliler Bizanslılarla anlaşarak 1377’de adayı işgal etmişlerdir. Ancak onların bu davranışı Cenevizlilerle aralarının bozulmasına neden olup, her iki devleti savaşa tutuşturmuştur. Venedik ve Cenevizlilerin bu savaştan zarara uğraması üzerine 1381’de Savua dukalığının başkenti Turin de (Torino) yapılan antlaşma uyarınca Venedikliler adayı boşaltmak zorunda kalmışlardır. Bu arada Adadan ayrılırlarken kalenin burçlarını yıkmışlar, orada yaşayanları Girit’e , Kandiye’ye götürmüşlerdir. Bundan sonra uzun bir süre boş kalan Adayı Venedikliler ile Cenevizlilerin yeniden ele geçirmek istemişlerse de bunda başarılı olamamışlardır. Nitekim, ünlü İspanyol gezgini Clavio 1403’de adanın boşaltılmış oluşuna ve yıkık kalesine değinmiştir. Aynı şekilde 1435 -1439’da buradan geçen Peratafor da adanın terkedilmiş ve boş olduğunu söylemiştir.
Osmanlılar XIV.yüzyılın ikinci yarısında Çanakkale Boğazı çevresine yerleşmeye başlayınca Bozcaada ile ilgilenmeye de başlamışlardır. Fatih Sultan Mehmet’in donanması Akdeniz seferine çıkarken buraya uğrayarak ikmal yapmıştır. Osmanlıların Venediklerle yapmış oldukları uzun süreli savaşlarda Bozcaada önemli rol oynamıştır. Nitekim 1464’de yapılan savaşta Limni adasında üstlenen Venedik donanmasının üzerine Kaptan-ı Derya Mahmut Paşa gönderilmiştir. O sırada Bozcaada’nın, Venediklilerin kontrolünde olduğu öğrenilince Çanakkale Boğazının güvenliği için Adanın ele geçirilmesi düşünülmüştür. Bundan sonra Köprülü Mehmet Paşa Bozcaada’ya gelerek kalenin yıkılmış yerlerini, harap kasabayı onartmıştır. Bu arada da kendi katkısıyla ismini verdiği bir de cami yaptırmıştır. Girit Savaşı sırasında Venedikliler 1656’da adayı tekrar ele geçirmişlerse de ertesi yıl Köprülü Mehmet Paşa tarafından yeniden Osmanlıların topraklarına katılmıştır. Kaptan-ı Derya Mezomorta Hüseyin Paşa 1697’de Venediklileri Bozcaada önünde bir kez daha yenmiş ve bu savaş tarihe “Bozcaada Deniz Savaşı“ olarak geçmiştir. Osmanlılar 1717’de Bozcaada ve Limni önlerinde Venedik donanmasını bir kez daha yenmiştir. İngilizlerin müttefiki olan Rus donanması Bozcaada önünde demirleyerek Çanakkale boğazını kapatmıştır. Kaptan-ı Derya Seyyit Ali Reis 1807’de Çanakkale’den çıkarak Rus donanmasına saldırmış, her iki taraf büyük zarara uğramış, kazanan belli olmamıştır. Bu savaştan sonra korsanların burada faaliyeti artmaya başlayınca Sultan II . Mahmut (1784-1839) Bozcaada kalesini yeniden yaptırmıştır. Ardından da Limni Sancağı , Cezayir-i Bahr- i Sefid eyaletinin Midilli sancağına bağlı bir kaymakamlık olarak teşkilatlandırılmıştır. XIX.yüzyılda Limni sancağına bağlı bir kaza olan Bozcaada, Balkan Savaşı (1912) sırasında Yunan işgaline uğramış Çanakkale Savaşı‘nda ada İngiliz ve Fransız kuvvetleri tarafından işgal edildi ve lojistik destek için kullanıldı. Bu dönemde müttefik kuvvetler Ayazma Tepesi’nde, Habbele Ovası’nda ve Habbele Tepesi’nde savaş uçakları için üç pist yaptı. Savaş sırasında müttefik askerleri, Bozcaada’da tedavi oldu ve dinlendi ve bu işgal Kurtuluş Savaşı’nın sonuna kadar sürmüştür. Lozan Antlaşması’ndan sonra 21 Eylül 1923’te Türkiye topraklarına katılmış ve ilçe konumuna getirilmiştir
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder